hesabın var mı? giriş yap

  • istikrarlı topçu. trabzonspor'da da kadro dışı bırakılarak formundan hiç bir şey kaybetmediğini bir kez daha gösterdi.

  • tık

    "moskova’da sokak köpekleri sabahın erken saatlerinde yaşadıkları varoşlardan yola çıkıyorlar… metroya binip, kolaylıkla yiyecek buldukları şehir merkezine geliyorlar…
    sokak köpeklerinin geceyi geçirdikleri varoş bölgelerine gitmek için metro kullandıklarını farkeden uzmanlar onları incelemiş.
    bu incelemenin sonunda elde ettikleri bulgular onları daha da şaşırtmış. dr. andrei poiarkov gözlemlerini şöyle anlatıyor: 'farkettik ki, köpekler doğru metro durağında inmek için alıştırma yapıyorlar. birbirlerine metroda ne kadar kalmaları gerektiğini öğretiyorlar. bu köpekler için en iyi yiyecek kaynağı şehir merkezinde… o yüzden de yaşadıkları bölge olan varoşlardan şehir merkezine gitmeyi öğrenmeleri gerekiyordu. sabah erken saatlerde metroya binip şehir merkezine gidiyorlar, akşam mesai bitiminde de tekrar metroya binip varoşlara dönüyorlar. insanlardan hiçbir farkları yok.bazen trende uyuyakalıyorlar ve inmeleri gereken durağı kaçırıyorlar… incelememiz sırasında sokak köpeklerinin trafik lambalarına da uygun hareket ettiklerini gördük.'

    tabii, bu arada moskova halkının da bu köpekleri, itip kakmak, şikayet etmek, görevlileri çağırıp barınaklara attırmak yerine, beraberce seyahat etmeleri ciddi bir alkış gerektiriyor."

    haber linki de buldum.
    tık
    edit. linkler yenilendi.

  • hayret, yazılmamış.

    istanbul'da yaşayanlar için mısır çarşısındaki dorukoğlu'na gitmekte biter bu heder olma hali. ayda bir gider, birkaç kalıp vakumlatırsınız. beybabam bir on beş yıldır ordan alır, ben de aile geleneğimizi devam ettiriyorum. peynir almak için bakkal-marketten daha uzağa gidenler genelde biliyorlar zaten burayı.

    hem gitmişken tada tada zeytin, ceviz, kuru kayısı filan da alırsınız, üstüne bir de kuru kahve çektirirsiniz taze taze, oh mis. mısır çarşısı mühim, gidiniz, alınız, afiyetle (ve daha ucuza) yiyiniz.

  • maç esnasında muslera'nın suyunu içtiği için 10 dk sonra bir korner atışında spiker muslera'nın yedek kulübesinde su takviyesi yaptığını söyledi ve şaşırdı. ama ben şaşırmadım çünkü gördüm nando'nun suyunu içtiğini. oynamadığı yetmiyormuş gibi bir de oynayıp terleyenin suyunu içiyor faydasız.

  • dün akşam fenerbahçeyi 3-2 yendiğimiz maçtan sonra pederimi aradım. telefonda kutlaşalım diye. sonunda şeytanın bacağını kırdık bıbıcığım dedim. ne bacak kırması, hamuğa goyduk bıraktık dedi kısık sesiyle. mario dedim. gomez dedi. siyah dedim. beyaz dedi. nartallo dedim. mrklea dedi. kısa süren bir seansla kemoterapi uyguladık birbirimize. sonra kapattık telefonları. oturduğum yerde 3-5 saniye sessiz bir şekilde dururken mutfaktan hanım bağırdı ;

    - yalnız iyi koyduk haa.

    limited edition : debe listesine 10.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • yeni covid-19 önlemleri ile birlikte yine türemiş görünüyorlar. konu üstüne bir gram düşünmeden, 2 hafta tam kapanırsak virüs kendi kendini imha edecek gibi her köşede aynı şeyi yazmayı, her mecrada aynı şeyi söylemeye devam ediyorlar.

    neden hiçbir ülke bunu yapmıyor/yapamıyor? sorusuna ise verecek yanıtları yok.
    gelin bakalım bu 2 hafta kapanma işi nasıl oluyor/olmuyor?

    - bir kere 784bin km² 'ye dağılmış 82 milyon insanın güvenlik, lojistik, sağlık vs.. gibi ihtiyaçlarını karşılamak için minimum 2-3 milyon görevli/gönüllü bulup bunları eğitimden geçirmen lazım. ve bunların mobil olması gerektiği için bir o kadar bisiklet/motorsiklet/araba/kamyonet/kamyon/tır vs... coğrafya ve ihtiyaca göre ne gerekiyorsa artık. ve bu görevliler komple istisna kapsamında olacak.

    - gıda üretimi, özellikle zincir gerektiren et, süt, tavuk, yumurta gibi temel gıdaların üretimini 2 hafta durdurmanın imkanı yok. bu tesisler çalışmaya devam edecek, dolayısıyla bunlar da istisna kapsamında olmak durumunda.

    - biraz önce bahsettiğim sektörlerin toptan ve perakendesini yapan özel teşebbüslerin de kapsam dışında olması lazım zira bahsettiğim gibi bu bir zincir. üretici dahil kimsede 2 haftalık üretimi stoklayacak o kadar stok yok. bunların son kullanıcıya ulaşması gerekiyor ki üretim devam edebilsin ve üretici komple batmasın.
    dikkat edin burada patron kazansın/kazancından olmasın diye değil üretim zinciri bozulduğu için 2 hafta sonunda uzunca bir süre hiçbir şekilde bu ürünlere ulaşamamaktan bahsediyorum.

    - gıda konusunda bir de işin tarım yönü var. hadi tahıl üretimini bir kenara bırakalım. büyük zarar olacağı aşikar ancak onu göze aldık diyelim. temel gıda olmadıkları halde özellikle yaş meyve/sebze işi ile uğraşanları komple yasak kapsamı dışında bırakman lazım ki 2 hafta kapandık kurtulduk derken ülkece 6 ay yada 1 sene bunlardan da mahrum kalmayalım. ve tabii bu sektöre hizmet eden lojistik, bakım, depolama sağlayanların da istisna kapsamında olması lazım.

    - lojistik derken bu zaten başlı başına bir konu. çoğu insan dışardan 1 kamyon 1 de şoför gibi görüyor olayı ancak işin içinde tüm bu ağı yönlendiren kontrol eden operasyonundan tut, trafik denetimini yapandan, en basitinden kliması arızalanmış bir soğuk hava depolu aracın klima tamircisine kadar olan içinde milyonlarca çalışan olan bir sektör bu.

    - 2 hafta kapanma kararını birçok insan "2 hafta izin" olarak algılayacağı için memlekete veya tatil yörelerine insanlar akın edecektir. yollar özellikle yasağa yakın gün ve saatlerde dolup taşacak viral bulaşım zirve yapacaktır. sadece tatil algısı da değil, hiç kimse yaşlı anası babasını 2 hafta boyu yalnız bırakmak istemez. ya bir şekidle onlarla yaşmaya yada onları kendine ulaştırmaya çalışacaktır insanlar. bu da büyük bir kaos ortamı oluşturur.

    - günlük gıda ihtiyacını sağlayan catering, restoran, fırın vs...'nin de yasak kapsamında dışında olup paket servislerine devam etmesi gerekiyor. bunlara bağlı yaşayan milyonlar var ülkede.

    - ekonomik yapı düşündüğünde ve yevmiye usulü günlük/haftalık kazanıp harcayan milyonların olduğu göz önüne alındığında devletin mutlaka temel ihtiyaç paketleri hazırlaması gerekiyor. bebeğin mamaya, beze, biberona ihtiyacı var. ve bu ülkede bebeğin 2 haftalık mama, bez vs.. gibi ihtiyaçlarını yasak öncesinde stoklayamayacak milyonlar yaşıyor. günlük/haftalık kazananların yanına borç içinde yaşayıp cebinde nakitsiz ve birikimsiz yaşayanları da ekleyince, dev bir yardım paketi operasyonu yapılması lazım. ve bunu hane hane ayırarak yapamayacağın, fite fit tam 2 hafta yetecek şekilde ayarlayamayacağın için, bol bol ve tüm ülke sathında devasa bir organizasyon dağıtım ağı kurman lazım. milyarlarca dolar da harcanacak tabii ki. bu işi kötüye kullanacak ve art niyetle ihtiyacının fazlasına ulaşmak isteyecek ve bunların oluşturacağı adli kontroller ile uğraşacaklara girmiyorum bile. ürünlerin bedava ve devlet kanalından ulaşıyor olması nedeniyle, bazı devlet görevlileri bile bundan çıkar elde etme işine girecektir.

    - ilaç işi başlı başına bir konu. herkes aynı anda ihtiyacı olacak 2 haftalık ilacı stoklamaya çalışacağı için burada büyük bir kaos yaşanacak yasak önce. çünkü kimse tam olarak 2 haftalık ihtiyacını değil imkanı olan herkes en az 1-2 aylık ihtiyacını almaya çalışacak ve bu nedenle birçok ilaçta stok sıkıntısı yaşanacak. özellikle ithal ilaçlar komple karaborsa olup fiyatlarının roketlenmesi söz konusu. bunu sadece lokal olarak en başta yazdığım gönüllü kamu görevlileri ile de halledemezsiniz. zira misal bir şizofreni hastası evinde ilaçsızlıktan krizden krize koşar ve ilacını hiçbir şekilde temin edemezken, diğer yanda başka bir şizofrenin evinde 3 aylık ilaç stoğu olacak. bu sadece tek örnek, onbinlerce kalem ilaç milyonlarca ihtiyaç sahibi var böyle.

    - gümrük kapıları başlı başına problem. planlanan uçuşların bir kısmını iptal etseniz bile zaruriyet arz eden uçuşları komple iptal edemezseniz aylar öncesinden planlanmış. tabii yer hizmetleri de buna bağlı olarak devam edecek belli oranda. tek insan transferi değil, kargo işi büyük problem. az önce bahsettiğim gibi belli ürünlerin ham madde, ilaç, kimyasal gibi akışını kesemezsiniz. dolayısıyla bütün gümrük kapılarının ve kargo/lojistik/depolamasını sağlayanların ve onlara destek verenlerin de yasak dışında tutulması lazım 2 hafta boyunca.

    - bazı büyük fabrika/üretim tesisi/hizmet sağlayan kuruluşlar gibi yerleri 2 hafta yasak gelmiş diye hop diye kapatıp gidemezsiniz. oraların minimum bakım ve tesisin güvenliğini sağlayan çalışanların da istisna olması lazım. bunların tespiti ve bu imtiyazların bir şekilde yasak öncesinde kare kod gibi sistemlerle dağıtılması da başlı başına bir operasyon.

    - işin ekonomik yönünden o kadar anlamam. bu nedenle ekonomist bir arkadaşım ile görüştüm. piyasalar ve borsanın allak bullak olacağını, 2 hafta kapanmanın bedelini aylarca toparlayabilemeyeceğimizi anlattı. onun yalancısıyım.

    - 2 hafta kapanmanın getireceği psikolojik problemlere de fazla girmiyorum zira konuya o denli hakim değilim. ancak hemen hemen herkes bunun bir psikolojik savaş olacağını ve bazılarının bundan yara alacağını bilir.

    - biraz önce ilaç konusunda değinmiştim ancak karaborsa ve stokçuluğun patlama yapacağı aşikar. belli ürünlerin yada hizmetlerin aksayacağı ve fiyatlarının roketleneceği aşikar. milyonlarca insan bunlara ulaşmakta zorluk çekecektir 2 haftalık yasak boyunca ve ardından gelen 1-2 aylık süreç içinde.ve normalde yeten eldeki para, yetmez hale gelecektir. bu nedenle bir kanun ile 2 haftalık çalışmama süresinin maaşta kesintiye yol açmamasını bir yasa ile bağlasanız, yani yarım ay çalışıp herkes tam maaş alsa bile para kimseye yetmeyecektir eskisi gibi.

    - yasak öncesi. 1 ay evvelden duyursanız dahi 2 haftalık kapanmaya yaklaştıkça kaos ve şiddet tırmanacaktır ister istemez. hemen hemen her yerde kuyruklar, ağzına kadar dolu marketler viral bulaşımı zirve yaptıracaktır. normalde hiç muhatap olunmayan ancak 2 hafta kapanma yüzünden hem sosyalleşme hem de yardımlaşma adına komşular ile temas da kaçınılmaz. virüs bu şekilde de bulaşmaya devam edecektir tabii ki.

    - evlerde şiddet, boşanma talepleri, ev kazaları zirve yapacaktır.

    - medya ve ona destek veren sektörlerin de yasak kapsamı dışında olması gerekiyor bu arada.

    - basit tamir işleri ile uğraşanların da faaliyete devam etmesi lazım. tesisatçı, elektrikçi gibi hayati önem taşıyan sektörleri istisna dışında bırakamazsınız 2 hafta boyunca.

    - belediye hizmetlerinin çoğu devam etmek zorunda. atık toplama, atık sular, bakım-onarım işleri, vidanjör hizmetleri, sulama, yol bakım-onarım, yardım dağıtımı, yönetimsel ve operasyonel kadrolar vs... kesintiye uğrayamaz.

    - hapishane, bakım evi, sığınma evi, kimsesizler ocakları, huzur evi, akıl hastalıkları merkezleri de çalışmaya devam etmek durumunda kesintiye uğratamazsınız.

    - sınır güvenliğine değinmiyorum. askerler zaten istisna dışı.

    - sağlık sektörü ve çalışanlarına da hiç girmiyorum bile onlar komple istisna tutulacak ve tüm hastaneler çalışmaya devam edecek elbette. eczaneleri nöbet sistemine geçirip oradaki bulaşımı belli oranda mümkün ve kolay ancak diş hekimleri, ecza depoları tam kapasite çalışmaya devam etmek zorunda.

    - tüm saydığım sektör ve çalışanlara ek olarak, minimum 10-15 milyon insan çalışmaya devam etmek zorunda olduğu için belli oranda kurye ve taksilerin de hizmete devam etmesi gerekiyor. ve buna bağlı olarak belli oranda oto sanayiler.

    - bir de işin enerji boyut var sornadan aklıma geldi onu da ekleyeyim. akaryakıt istasyonlarını eczaneler gibi nöbet sistyemine geçirmezsiniz çünkü belli aralıklarla çalışmaya devam etmek zorundalar. elektrik, su, internet hizmetlerinin ve bunların bakım/onarım gibi işlerinin zaten aksamaması lazım. tüm sayıların üstüne bu sektörler ve çalışanlarını da ekleyin. hepsi istisna kapsamında olmak zorunda.

    - bazı inşaatları da teknik nedenlerle öyle cart diye bir yasak koyarak durduramazsınız. yurtiçinden dışından siparişler var, ön ödemeler yapılmış, üretm bandında yada paketlemede olanlar var. ortada sözleşmeler var. inşaat sektörünün bir kısmı da istisna kapsamında. tabii bir de bunu belirleyecek/denetleyecek ayrıca bir devlet kurumu da gerekiyor.

    - ve en önemli konulardan biri de ceza konusu. öyle haftasonu eline kitap alıp yada netflix karşısında ayakları uzatarak dizi keyfi kolay. olay 14 güne evrilince öyle veya böyle çeşitli nednelerle birçok insan yasağı delmek durumunda kalacak. burada uygulanacak cezalar da caydırıcı olmak durumunda. bu durumda bir çok kişi zaten değersizleşen parasından bir de ceza bütçesi ayırmak durumuda kalacak. baban fenalaştı, dükkanı su bastı, bağ evine hırsız girdi, iş yerinde evrak hazırlayıp mail atman gerekti... ve daha bunun gibi birçok nedenle, dışarıda da milyonlar olacağı için insanlar yasağı ucundan delmek isteyeceklerdir. bunun önünü almak denetemini yapmak cidden büyük mesele.

    bunlar sadece bir çırpıda ilk aklıma gelenler. emin olun burada değinilmemiş daha onlarca problem oluşacak ve o insanların da istisna tutulması gerekecektir.

    işte bu nedenle hiçbir devlet 2 hafta boyu kapanma kararı alamıyor.

    virüs bulaşımını, hem minimumda hizmete devam etmesi gerekenler hem de komşuluk gibi durumlar yüzünden engelleyemediğiniz gibi tonlarca problem hem kapanma hem de kapanma sonunda sizi bekliyor olacaktır.

    lütfen artık her muhabbetin içine şu aptalca "aslında 2 hafta tam kapanma olacak" zırvasını sokmayın.

    edit 1: "ama fransa yaptı", "ama mebourne yaptı" diyenler haberleri başlıkları hariç okumayanlardır.
    bizim medya da sağ olsun içinde çok sayıda "2 hafta kapanmacı" var ki bu tip kısıtlama haberlerini "fransa bir aylığına kapanıyor", "melbourne de sokağa çıkma yasağı" gibi başlıklarla vermeyi çok seviyorlar.

    ayrıntılara inince de şunu görüyorsunuz, "1 ay yasak ama sadece özel sektörün şu şu kollarına" yada "15 gün yasak ama sadece gece 22 sabah 06 arasına"

    özetle tam kapanma diye birşey yoktur. haberlerin sadece başlığını okuyan vardır.

    edit 2: 3 sayfa neden "olamayacağını" anlattım hala daha "ama sağlık sistemi nefes alır" diyen var :)

    edit 3: ilk editte yazdım ama anlamayanlar çok tekrar yazıyorum: çin'de, avustralya'da yada dünyanın herhangi bir yerinde "tam kapanma olmadı arkadaşlar".
    bölgesel kısıtlamalar ve karantina var ancak tam kapanma yok.
    hele hele "2 hafta bütün ülke evine kapansa aslında..." hiç yok.
    hiç mi yok?
    hiç yok.

    edit 4: muhalifim. akp'ye oy atmayı bir kere bile düşünmedim.

    edit 5: hizmet ve perakende sektörünün "ekstra" mesai yaptığı, insanların gezip tozup ekstra harcamalar yaparak ekonomiye can verdiği 9 günlük bayram tatilleri ile 2 hafta tam kapanmayı karşılaştıranlar olmuş. nadide bir cehalet örneği cidden.

    edit 6: türkiye'de günlük 77 milyon adet ekmek tüketiliyor arkadaşlar. ilacı, bakıma muhtacı, bebek mamasını, bozulan modemi kimin tamir edeceğini, arabası olmayanın acil bir durumda nereye nasıl gideceğini falan boşverin. sadece 77 milyon ekmeği 40bin köy, ilçe, şehire hem "tam kapanma" yapıp hem de bu operasyonu nasıl yapacağınzı anlatın/düşünün. sadece ekmek işi bile devasa bir problem.

    bazıları çıkıp o kadar asker var onlar yapsın demiş. hayatında nizamiyeden içeri adım atmadığı o kadar belli ki :)
    ya bu asker sınır güvenliğini mi sağlasın, mevcut ekipmanın bakım onarımını mı yapsın, yürütülen operasyonlara mı katılıp lojistik sağlasın, şehir merkezlerinde karne ile ilaç ekmek mi dağıtsın? her yere asker yetişemez ki. zaten sayısı belli gir bak google'dan zor değil öğrenmek.

    ben 15-20 milyonun çalışmaya devam etmesi gerekir "tam kapanma"(!) için diyorum. adam asker ne işe yarıyor onlar yapsın diyor. pes.

  • orijinali kadar başarılı olmasa da başarılı bir remake.

    (bkz: 17 nisan 2005 fenerbahçe beşiktaş maçı)

    - 4-3'lük skor "check"
    - kadıköy "check"
    - beşiktaş'a verilen kırmızı kart "check"
    - fenerbahçe'ye verilen penaltı "check"
    - sergen yalçın "check"
    - fener zenci sever "check"
    - finalde beşiktaş galibiyeti "check"

    ama orijinalde kaleye forvetimizin geçmesi ve tribünlerdeki on binlerce fenerbahçe taraftarının bu acıya canlı şahit olması gibi hoşluklar vardı, bu versiyon biraz daha hafif olmuş.

  • adını katar’ın telefon kodu ve 974 geri dönüştürülmüş konteynırdan alan (bkz: stadium 974), turnava sonrası sökülüp tunus’a hediye edilecek dünya kupası statlarından birisi bu şekilde değerlendirilmiş olacak.

  • olan ülke itibarına oldu denmiş de ülke itibarının başına tam olarak ne geldiğini anlamadım. avustralyalı dünyaca ünlü bir restoran zinciri sahibi bir futbol müsabakası sonrası kural ihlali yaptı diyelim, nasıl avustralyalıların konuyla ilgili endişelenmelerini gerektirecek bir şey yoksa bizim de olmamalı. sanki nusret ülkenin dışişleri temsilcisi. otu çöpü ülke itibarına bağlamasak mı artık?

    edit: birkaç mesaj geldi, değerli arkadaşlar hemen her ülkede tek bir kişinin eyleminden tüm milletini itham etme müessesesi bir avuç kafatasçı ve 31'ci ergenin tekelinde olduğundan hiçbir ülkede ülkemizin itibarına gölge düşürebilecek kamuoyu mevcuduna ulaşılamayacaktır. ülke itibarı için endişelenmek için çok daha ağır olaylar gördük. şimdilik rahat uyuyun :) *

  • bunun hesabını yapmak , aklımdan geçirmek , bugün bu hallerde olmamızın gerçek sebebi işte. hiçbir değeri , kutsalı olmayan sadece sadece sadece parayı kutsayan önemseyen bu anlayış , bu rezil bakış açısı toplumsal olarak dibi görmüş olmamızın en büyük sebebi.
    zarara gelince aklı başında kimsenin umrunda olmaması gerekendir.

  • bir gs'li olarak bu akşam yaptıklarını haklı bulduğum futbolcu. kendini ve takım arkadaşlarını çok temiz savundu. 1 vs 30000 yapacak kadar yürekliymiş, helal olsun.